Salt Özdek Nedir? Bir Gencin İçsel Yolculuğu
Kayseri’nin sokaklarında, sabahın ilk ışıklarıyla adım attım. Hava hala soğuk, ama içimde bir sıcaklık var. Bu sıcaklık, sanki yıllardır içinde kaybolduğum bir duygunun, bir anlamın bana tekrar hatırlatılması gibi. Ve ne yazık ki, bu anlamı bulana kadar geçen zaman boyunca o kadar çok şey kaybettim ki… O kadar çok şeyin değerini anlamadım ki…
İçimde beliren o soru: Salt özdek nedir?
Bir Gün, Bir Yolculuk
Gece boyunca, odama yığdığım eski defterlere göz attım. Yazdığım satırlar hep aynıydı: hayal kırıklıkları, umutlar, kırgınlıklar… Ama bir şey eksikti. Hangi kelime ile anlatabilirdim? Neden her şey bu kadar karışıktı? O an, birkaç satırın arasında dikkatimi çeken bir kelime vardı: Salt özdek.
İçimdeki ses: “Bunu duyduğunda, hiç de yabancı değilsin. Belki de çok yakından tanıyorsun.”
Bir an ne demek olduğunu tam anlamadım ama bir yerde, derinlerde, gerçekten de anlamı vardı. Bir parça huzur, bir parça kimlik… O kelimeyi duyduğumda içimi bir boşluk kapladı. Hep bildiğim ama bir türlü tarif edemediğim bir şey. Hayatımda bir an bulamadığım o parçanın adı: Salt özdek.
Salt Özdek: Hedef mi, Yoksa Bir Anlık Fırtına mı?
O gün, Kayseri’nin kalabalık caddelerinde yürürken, içimdeki boşluk bir yandan da daha çok büyüdü. Başımı kaldırıp etrafıma bakarken, her şey tanıdıktı ama bir yandan da yabancıydı. İnsanlar, arabalar, alışveriş yapan kalabalık… Her şey, sanki hiç değişmemiş gibi… Ama ben değişmiştim. Bir şeylerin eksik olduğunu hissettim.
İçimdeki ses: “Buna bir ad ver. Buna bir anlam yükle. Bu eksikliği hissetmek, seni başka bir yere götürecek.”
Aynı gün, bir kafede otururken, eski dostumla karşılaştım. O, hayatın ne kadar kolay olduğunu düşünen, her zaman neşeli bir insandı. Ama bu sefer, yüzünde bir hüzün vardı. O kadar barizdi ki… Yanına otururken, bana sarıldı.
Dostum: “Bazen bir şeyleri anlamaya çalışmak, insanı daha da kaybolmuş hissettiriyor. Ne diyorsun, belki de yalnızca… hayatı olduğu gibi kabul etmek gerekiyor.”
İçimdeki insan, sanki ona içini dökmesini bekliyordu. Ne hissettiğini anlıyordum. Bir şekilde, her ikimizin içinde bir eksiklik vardı. Ama bu eksikliğin adı neydi?
İçimdeki ses: “Bu, kaybolan bir şey. Bir anlam. Belki de işte o an bulduğum kelime: Salt özdek.”
Salt özdek, belki de ne tam bir hedefti, ne de bir tamamlanma hissi… O, insanın içinde kaybolan ama bir şekilde her an aradığı o boşluktu. Hayatın o anında, bir şeylerin eksik olduğu hissini taşırdı. Ama belki de bu boşluğu doldurmak, sürekli bir şeyler aramak, büyümekti.
Salt Özdek: Bir Kez Daha Anlamak
Bir hafta sonra, o kafede yalnız başıma otururken, o kelimeyi düşündüm yine: Salt özdek. O kadar basit ve aynı zamanda o kadar derindi. Belki de bu kelime, beni içsel yolculuğumda bir adım daha ileriye taşıyacaktı. O an, içimden bir şeyler daha aydınlanmaya başladı.
İçimdeki ses: “Bunu bulmak, belki de bir anlık fırtına gibi. Ama bu fırtınayı hissedebilmek, sana bir şeyleri öğretiyor. Bu sensin. Bunu kavrayabilmen, kendini bulman demek.”
O zaman fark ettim. Salt özdek nedir? Hayatın karmaşası içinde, her şeyin tanımlanamayacak kadar karmaşık olduğu bir dünyada, kendi özünü anlamak, ne kadar zor olsa da bir o kadar güzeldi. Salt özdek, aslında insanın kendisini bulduğu, bazen de kaybolduğu anlarda ortaya çıkıyordu. İçsel bir keşifti. Bu, bir hedefe ulaşmak değildi. Hayatın içinde kaybolmak, duygularımızla yüzleşmek ve tekrar yeniden doğmak gibiydi.
İçimdeki insan: “Evet, belki de çok basit bir şeydi. Ama sen bulduğun an, her şey değişiyor. O eksiklik, aslında seni sen yapan bir şey.”
Sonuç: Bu Hikâye Bitmez
Bugün, Kayseri’nin sokaklarında yürürken, hala içimde bir huzur var. Belki de bu huzuru, aradığım eksikliği bulduğum için hissediyorum. Salt özdek, hayatımda bir dönüm noktasını işaret ediyor. Hayat, ne kadar karmaşık olursa olsun, bazen basit bir kelime bile insanı değiştirebilir.
İçimdeki ses: “Belki de bu, her şeyin özüdür. Bu yolculuk, asla bitmeyecek.”
Ve ben, bu yolculuğu kayıtsızca, umutla, biraz da hüzünle sürdürmeye devam ediyorum.